Anksiyete (Bunaltı), sıklıkla ruhsal gerginlik, gevşeyememe, yaygın kas ağrıları, kolayca endişelenme, konsantre olamama ile karakterize bir duygudur. Sıklıkla ya ……  olursa şeklinde cümleleri kişi zihninden atamaz. Ya kaza geçirirse, ya hastalanırsa, ya işler kötü giderse şeklinde olumsuz bir gelecek beklentisi vardır. Kendi ya da yakınlarının başına kötü bir şey gelme olasılığı ile yoğun bir uğraşı bulunur. Bu durum kişiyi aşırı yorar, stres artışı ile beraber sıklıkla mutsuzluk baş gösterir. Anksiyete ayrıca alkol, ve benzodiazepinler dahil olmak üzere uyuşturucu kullanımıyla da ilişkilidir.

Sosyal etkileşim sırasında, özellikle yabancılar arasındaki endişe, gençler arasında yaygındır. Bu durum yetişkinliğe devam edebilir ve sosyal kaygı bozukluğu oluşabilir. Eleştirilme, yanlış yapma, rezil olma, gülünç duruma düşme kaygıları sosyal anksiyetenin temel belirtileridir.

Anksiyete aşırı şiddetlendiğinde bazen bir panik atağı halini alabilir. Bu durumda ölme, çıldırma, aklını kaybetme, felç geçirme gibi kaygılar eklenebilir.

Çocuk ve ergenlerde ebeveynlerden ayrılma endişesi sık görülür. Özellikle okula ilk başlanacağı sıralarda çocuklar kaygılanabilir, okul reddi görülebilir.

İnsanlar anksiyete ile genelde kaçma ya da kaçınma ile baş ederler. Kimi zaman da bazı zihinsel yöntemlerle sıkıntılarını azaltmaya çalışırlar. Panik bozukluğu olanlar düşüp bayılacakları korkusuyla kapalı alanları kullanmayabilir toplu taşıma araçlarından uzak durabilir. Bazı kişiler aşırı alkol tüketerek kaygıdan kurtulmaya çalışır.

Tüm bu sorunlar psikoterapi ile çözülebilir. Özellikle bilişsel davranışçı terapi anksiyete bozukluklarında oldukça etkilidir. Zorunlu durumlarda ya da danışanın ihtiyacına göre ilaç tedavileri gündeme gelebilir.