Kaygı Türleri
Kaygı bozuklukları yaygın anksiyete bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu ve panik bozukluğu olmak üzere genel üç başlıkta toparlanabilir. Kaygı bozukluklarının ortak noktası tehlike beklentisidir. Kişiler dikkatlerini tehlike beklentisinden ve tehlikeler konusunda önlem almaktan alamazlar. Örneğin yaygın anksiyete bozukluğunda güncel hayatta olabilen tehlikelerle ilgili sürekli düşünüp durma hali vardır. Ya çocuğumun başına bir şey gelirse! ya işten atılırsam !ya başarısız olursam! gibi ya ile başlayan cümleler yaygın anksiyete bozukluğunda sık görülür. Sosyal anksiyete bozukluğunda ise sosyal ortamlarda eleştirilme yanlış yapma gözler kişinin üzerindeyken alay edilecek şekilde davranma üzerine yoğunlaşmış sürekli bir bunaltı, sıkıntı, tedirginlik yaşanır.
Anksiyete duygusunu karşılayacak kelimeler çeşitlidir; bazı insanlar bunu bunaltı, bazıları sıkıntı ,bazıları endişe, bazıları telaş olarak nitelendirirler. Kişiler anksiyeteyi sanki kötü bir haber alacakmış kötü bir olay olacakmış gibi nedensiz bir sıkıntı endişe duygusu olarak tanımlarlar. Panik bozukluğunda ise masum bedensel belirtilerin yol açabileceği olası felaket sonuçlar üzerine kaygılanılır.
Bilişsel modele göre kaygı durumlarında insanlar genel olarak var olan tehlikeyi olduğundan daha fazla veya daha ciddi sonuçlar doğurabilecek bir durum olarak değerlendirirler. Evrimsel olarak insanlar gelebilecek zararlardan korumayı amaçlayan bir dizi tepki ile donatılmıştır. Bu kaygı programı aktive olduğunda kaçma , kaçınma veya mücadele etme programı aktive olur bu program aktive olduğunda da insan bedeninde çarpıntı, hızlı nefes alıp verme, yüze sıcak basması, terleme ellerde titreme, uyuşma gibi bedensel belirtiler oluşur. Gerçek tehlike kaynaklarının olduğu ve insan hayatına tehdit eden İlkel bir çevrede, örneğin vahşi bir hayvanla karşılaşıldığında kaygı programı kaçmak ya da savaşmak için bize hazır tutarak hayatta kalmayı kolaylaştırır. Modern yaşam koşullarında da örneğin hızla üzerimize gelmekte olan bir kamyon karşısında bu kaygı programı aktive olur. Algılanan tehlike ne kadar büyükse kaygı o kadar fazla oluşabilir, hatta bir panik atağı halini alabilir.
Özellikle mükemmeliyetçi yapıda olan insanlar, örneğin her şeyin mükemmel yapmalıyım şeklinde düşünen kişiler ya da rekabet ile ilgili olarak hayatta sadece kazananlar ve kaybedenler vardır şeklinde düşünenler ya da katı şekilde eleştiri alırsam tümüyle reddedebilirim ve sevilmem tarzında düşünceleri olan kişiler kaygı yaşamı açısından risk altındadır.
Bize başvuran danışanlar genellikle kendilerini çok yorgun hissettiklerini işyerinde ya da evde olduğu zaman çok gergin olduklarını veya işteki gergin ortama ve insanlara dayanamadıkları gibi şikayetlerle gelirler.
Bilişsel terapistler anksiyete bozukluklarında kişilerin tehlike algılarını tanımlamalarında değerlendirmelerinde ve bu algıları değiştirmelerinde yardımcı olmayı amaçlar. Ayrıca tehlike algılarını sürdürmelerine yol açan davranışlarının da değiştirilmesini hedefler. Kaygılı insanların zihinleri tipik olarak gelecekte olanlarla meşguldür. Bilişsel terapide dikkatin şimdi be buradaya odaklanması için bilinçli farkındalık ( mindfulness )egzersizleri ile dikkatin şimdi ve burada ya yönelmesi çalışmaları yapılır. Bu çalışmalar kritik öneme sahiptir. Çünkü kaygılı insanlar gelecek ile uğraşmaktan şimdi olanın tadına varamamaktadır. Dikkat sistemi eğitilebilir bir sistem olduğu için özellikle mindfulness ile dikkat şimdiye çekebilme becerisi edinilebilir. nefes’in düzenli ve etkin kullanılabilmesi, kaygı erteleme gibi değişik tekniklerle kaygı bozukluklarında tedavi mümkündür.